Mayıs 22, 2005

Kalemtraş



Yazı yazmayı kurşun kalemlere benzetiyorum.Bazen yazamıyor insan.Ne kadar zorlasa da,beyni ne kadar dolu olsa da,rahatlayabilmesi için yazması,içini dökmesi gerekiyor olsa da bazen yazamıyor işte.Tıpkı ucu kırılmış ya da iyice küçülmüş,yassılaşmış kurşun kalemler gibi.Ne kadar uğraşsanız da kaleminiz o haldeyken bir işe yaramaz.Böyle durumların cankurtaranıdır kalemtraş.Bir kaç kez içine soktuğunuz kalemin etrafında döner,harikalar yaratır.Kaleminizi içinden çektiğinizde sivri bir uca yani yepyeni fikirlere sahip olursunuz.Ayrıca kalemtraşınız yoksa arkadaşlarınızdan isteyebilirsiniz.Kullandıktan sonra,geri vermeden önce hemen bi üflersiniz üstüne,gözleriniz sımsıkı kapalıdır.Sonra teşekkür eder kendi işinize bakarsınız.Kalem mutlu,kalemtraş mutlu,siz mutlu...
Oysa ben mutlu değilim.
Sanırım beynimden parmaklarıma giden emirleri taşıyan damarım tıkandı.
Kalemimin ucu yassılaştı,yazmaz oldu.
Kalemtraşımı kaybettim ve arkadaşlarım çoktan gitti.
Böyle durumlarda yapılabilecek en mantıklı şey beklemek sanırım.Doğru zaman ve doğru sözcükleri bulana kadar beklemek.
Farkında olmadan karaladım sanırım bi'şeyler buraya.
Hım...