Ekim 27, 2010

Okuduğum cümleler kalbimi kırıyor yine. Duyduklarımın ya da duymadıklarımın yanında "hiç" kalacak şeyler aslında.
Bir elimde "ben" bir elinde "sen" dönüp duruyoruz aynı dairenin içinde... Dışarı adım atacak gücüm olmadığından değil, dışına çıkmak istemediğimden...
Bir yastık kılıfı... Bir yıldan fazladır benimle. Gittiğim her yere götürüp her gece uyumadan önce son kez ona dokunuyorum, sana dokunmak yerine.
Neden aylardır bir şeylere sarılarak uyuma ihtiyacı hissediyorum ki, diye başlarsam eğer çıkamam içinden. Bu yüzden bazı şeyleri hiç uyandırmamak en iyisi.
Zaten buraya iyice kış geldi, dışarıda tam yağdı yağacak kar havası...

Peki ya beyaz, her şeyi örttüğü gibi benim kötülüklerimi de kapatacak mı?


S'nın doğum günü anısına, bir kadeh daha sana ve bir kadeh de bana, ardından Nastrovya ve bambaşka bir kokuyla uykuya...

mistake ve mistaken birbirine tahmin ettiğimden de yakın.

Ekim 01, 2010

Yüzümde koskocaman bir gülümseme, omuzlarımdan kalkmış tonlarca ağırlık, içi boş valizler, ardına kadar açık dolap kapakları...
Bu sonbahar gitmek için en doğru zaman olmalı.
Başımızın üzerindeki aynı gökyüzü,
ve mavi
ve bulutlu biraz...
yağmur yağacak gibi sanki.