Mart 28, 2007

Ortalama

Sen bir kibrit çöpü ol ve tabii ki ben de kibrit çöpü olayım. Ettik iki. Yazdıklarımız ve yazacaklarımız da kibrit çöpleri olsunlar. Etti dört. Fotoğraf ve müzik olmazsa olmaz. Hatta gökyüzü ve denizi de dahil edelim ve ortalama 10 kibrit çöpü olduk şimdi -deniz ve gök fazla yer kapladı-. Bulutları ve kedileri lütfen unutmayalım, biri senin biri benim, ettik 15 çünkü mutlaka Mart gelecek ve mutlaka yavrulayacak senin kedin! Neyse devam edelim, tüm planlarımızı ve hayallerimizi de sayalım şöyle bir, ımm galiba 25 falan etti. Sevdiğimiz her şeyi de dahil edelim ve böylece 35 olalım. Eksik bir şey kalmadı sanırım. Bir düşünelim...
Olamaaaz! Nasıl unuttum, haftaya evleneceğimizi de ekleyelim ve böylece 36 olalım. Kaldı dört, eh onu da çocuklarımız için falan ayıralım.
Beraber 40 kibrit çöpü olalım, hiçbir yerde satılmayan bir kibrit kutusu bulup onun içinde sonsuza dek mutlu yaşayalım.

Mart 27, 2007

Sen Yaptın!

Ve ben ne zaman Balparmak markasını görsem aklıma "bak ben burada işte böyle sigara içiyorum" deyişin geliyor.
Hatırlıyorsundur sana heyecanla bir şeyler anlatıyordum ve heyecanla bir şeyler anlatmıştın. Konuşmuyoruz ne zamandır ama ara sıra hatırlıyorum seni, Melek, her şey yolunda. Sen nasılsın?

Mart 20, 2007

Sizin Oralarda Nasıl Derler?

Yürümenin bir şeyi değiştirmeyeceğini anlayana dek yürüdüm, sonra otobüse bindim. Uyudum, uyandım ve bugün de tüm dersleri, yapmam gereken işlerin hepsini baştan sona ektim.
Adımın üstünü sadece ben çizdirdim.

Mart 08, 2007

Escape!

Bulutların da üstünde ne var?
Bir gün bulutlara değebilecek miyim acaba? Kafam ne kadar karışık. Düşünceler o kadar hızlı koşuyorlar ki, yetişebilmem imkansız.
Zaten yalan söyledim, f klavyeyi babam almadı, ben aldım.

~

Bulutlar ne kadar güzeller, gökyüzü başımı döndürüyor. Sanırım bakamayacağım daha fazla. "Search" kısmındaki "clear history" butonundan bizim evde de olsa keşke, sıkıldıkça siler yeni'lere yer açardık. Böyle sıkış tepiş olmuyor, eski'nin üzerinde yeni, çok derme çatma duruyor.

Yavaş... Daha yavaş... Durmaya yakın hızlı, daha da hızlı. Başım dönüyor ve hayat lenslerim gibi adeta; gözümden fırladığında avcuma alıp tozunu toprağını silkelemem, yırtık, çatlak var mı kontrol etmem gerekiyor.

Mart 04, 2007

Gözbebeğim

gözbebeği: İnsanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.

Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka "gözbebeğim!" diye hitap edilir.
Elif Şafak - Mahrem

Mart 02, 2007

Bausch & Lomb

Renksiz lenslerim ve ben miyop olduk.
Müzik dinlerken telefon çalacak gibi olur, "dıdıdıt dıdıdıt" diye ses gelir ama telefon çalmaz o ses de geldiği gibi gider. İşte o zaman çok üzülüyorum.
Gözyaşlarım gözlerim ve lenslerim arasında biriktiğinde tüm dünya bulanık görünüyor. Yine de uzaklar daha yakın onları taktığım zaman, uzaklar daha net ve daha yakın.