Eylül 29, 2009

aylar önce bir gece deniz kenarında tek başıma oturuyordum. kucağımda kararlarım vardı ve çantam yanımdaydı. kararlarımdan bazılarını, çantamdakilerin bazılarını çıkartıp tek tek denize attım. bir sigara yakıp arındım. o an gerçekten de arındım. tek başımaydım.
şimdi aylar sonra bir sabah odamda yine tek başıma oturuyorum. kucağımda yeni kararlarım. neredeyse hepsini, daha önce defalarca kullandığım için tekrar başlamak zorunda olduğumu biliyorum. onlar aslında benim çocuklarım. sadece hangisine başlayacağıma karar veremiyorum.

Eylül 28, 2009

onu gülümsetebilmenin mutluluğu, paha biçilemez.

uyumadan önce kafama üşüşen kelimeler ve cümleler tam buradan size sesleniyorum: iki dakika rahat verir misiniz? teşekkürler.

Eylül 26, 2009

eğer sevdiğiniz insan yanınızda değilse her sabah yalnız uyanmaya alışırsınız. köşeyi döndüğünüzde karşınıza çıkma olasılığı olmadan yaşamaya başlarsınız. saat farklarını dert etmemeye, sizinle olmasa da birlikteymişsiniz gibi davranmaya çalışırsınız. beklemekten başka bir şey yapamayacağınızı fark ettiğiniz anda bol bol küfredeceğinizi sanıp yanılırsınız, arkadaşlarınızın yanında, ailenizin yanında, anlamsızca ve tek başınıza yürüdüğünüz sokaklarda -ki aslında koşmak istersiniz çoğu zaman- daha çok susarsınız.
yalnızlığınızın büyüklüğünü kıyaslayacak kimse bulamazsınız. zaman zaman ışıldar çoğunlukla içinize kapanırsınız.
iki kişiye çıkarttığınız hayatınızı tek kişi yaşayıp yine de mutlu olmaya çalışırsınız. çünkü beraber olmuşsunuzdur, beraber olacaksınızdır ki o zaman her şey çok daha güzel olacaktır, o zaman her şey tam olacaktır, o zaman hayatınız "tam" olacaktır ve diğerleri... hiç bitmek bilmeyen o "beraber olduğumuzda" ile başlayan ve sonsuza uzanan cümleler... inanırsınız.
kaçamazsınız.
saklanamazsınız.
yok olamazsınız.
var da olamazsınız.
nefes alırsınız.
"nefes" alamazsınız.
sıkışırsınız.
sıkışırsınız.
akrep ile yelkovanı birbirine bağlarsınız.
daha çok sıkıştırılırsınız.
vakit geçmez. günler geçmez.
geç
mez
geeeeeeç
meeeeeeez.
günler bitmez.
anlar gelmez.
anılar gitmez.
beklersiniz.
hayat tarafından bekletilirsiniz ki sıranız aylarca gelmez.
devam edilir.
ya da devam edilmez.
ama kaybolan
bu günleri
hiçkimse
bir gün çıkıp
size geri vermez.
çünkü veremez.

bu yazılanlar aslında uzar, daha çok uzar ama ne yazdıklarım ne de okuduklarınız size kalbimi göstermez.
çünkü elimden çıkan kelimeler cümlelerle kalbimi vermez.
veremez.

Eylül 23, 2009

a, b ve c kümesinden bahsetmiştik hatırlarsın, sana aşık olduğum akşamdı, c kümesinde durduğumu görüyor musun?

Eylül 20, 2009

ben bu hissi biliyorum, hatta sevdiğim bir şarkının da sözlerinde geçen durumun aynısını yaşıyorum ve bundan hiç hoşlanmadığımı bir kez daha söylüyorum.
alacağım cevap "yapacak bi'şey yok" olsa da, bu böyle.
gerçekten de
seni geçtim, ben kendi içimden bile gelmiyorum.

"Sometimes you need to get away. Sometimes you wonder why you stayed away so long."

Eylül 16, 2009

"but i don't want to skip all the drama.
that's life.
that's everything.
that's relationships!"

dediğinde bir an için derin bir nefes alıp gülümsedim. Bazı çakışmalar can acıtıp körüklese de bazıları böyle gülümsetici olabiliyor. Bana da sadece odamdaki en rahat yere uzanıp "play"e basmak düşüyor.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki; bunca zamandır "pause" ve "stop" arasında gidip gelmiş bünyeye üst üste bu kadar çok "play" mükemmel geliyor.

Eylül 15, 2009

"After all, seasons change.

So do cities.

People come into your life and people go.

But it's comforting to know
the ones you love are always in your heart...

and, if you're very lucky...

a plane ride away."

Eylül 13, 2009

ingilizce'deki nefret ettiğim tek kelime olan "pretend"i barındıran bir şarkıyı, aylar sonra bu denli sevebileceğim tabii ki ilk dinlediğimde aklımın ucundan bile geçmezdi.

"would you be my friend for a while
would you please pretend that you don't lie
would you keep me warm if the sun won't shine
tonight,
under the city light.

...

would you treat me right if I am kind
would you like me more if I can smile
would you set on tears if I start to cry
would you take me there last one more time
tonight,
under light."

kısmından hareketle sözlerin tamamına ulaşabilirsiniz, şarkının kendisine ulaşabilirsiniz, şarkının klibine ulaşabilirsiniz ya da bu kadarıyla yetinip sayfadan çekip gidebilirsiniz. paşa gönlünüz nasıl isterse gerçekten aynen öyle olsun.

Eylül 11, 2009

ve durmaya devam ediyorum...

hiçbirini toparlayamadığım kelimeler var
ve onlar
vücudumun her yerinden kaynar
sular
gibi dökülüyorlar.
durdum.

Eylül 09, 2009

ne diyeceğini bilemediği zamanları olur insanın. böyle anlarda yapılması gereken en iyi şey susmaktır. hele ki sustuğunda seni anlayan insanlar "hep" yanında olanlarsa...


"...
kuşaklar gelir kuşaklar geçer ama dünya sonsuza kadar kalır" yazıyordu o sayfada. insanlar gelir insanlar birbirinin hayatlarından geçer ama aralarındaki sevgi sonsuza kadar kalır yazsın o halde şimdi bu sayfada da...

Eylül 07, 2009

boş, dağınık ve siyah beyaz yatak fotoğraflarından çok etkilendiğimi fark ettim bugün, tanrım ne büyük aydınlanma!
soon we'll be found'un klibinde yaşamak istiyorum, sonsuza kadar...

Eylül 05, 2009

kilo fazlasını geçtim, gereken neyse öderim de asıl aklıma takılan şey sahip olduğum eşyalar; fazlalıklar, hatıralar, ihtiyaç duyulanlar... nereye ait tüm bunlar?
her şeyi tam burada bıraksam ve hiç bilmediğim bir yere gitsem, yolu ben olmadan da bulup ait oldukları yerlere tek tek ulaşır mı acaba sahip olduğum çoraplar, minik bardaklar, kitaplar, kokular, gömlekler, tshirtler ve diğerleri ve unutulmaması gereken pantolonlar...
tam bu odada aslında istediğim her şeye sahipken hem de, hiçbir şeyim olmadığını düşünüyorum. sanki her şey bana sahip olmuş gibi aslında. her şeyimi toplayıp hiçbir yere gidesim var gibi bir şey yazmıştım bir seferinde... hiçbir şeyi toplamayıp bir yere gitmek istiyorum bu sefer ama kaybolmuş gibiyim, ne nerede başladığını biliyorum yolun, nereye varmam gerektiğini ne de...

Eylül 04, 2009

ister alışkanlık densin, ister yoksunluk... kelimelerin anlamlarına baktığımda ruh halimi "özlemek"ten daha iyi anlatan bir başkasına rastlayamadım henüz.

"özlemek: Bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi, kavuşmayı istemek, göreceği gelmek..."

içinde kavuşmak geçen bir cümle özneleri ancak sen ve ben olduğumuzda daha da anlamlı...