Şubat 22, 2010

biliyorum ve inanıyorum ki her şeyin daha temiz, masum ve basit olduğu zamanlar vardı.
daha sonra insanlar doyumsuzluk ve yalanla tanıştı. her şeyin dengesi değişti, ilişkiler çürümeye, kopmaya başladı, bozuldu.
belki kaos da tam böyle bir şeydir.
dünyanın eskisine oranla daha hızlı yok olduğu bir ortamda, yaşadığı dünyayı yok edebilecek denli kör, cahil ve bencil insanlara güvenmek pek de akıl karı değildir.
yine de bir şey ya siyahtır ya da beyaz.
bu noktada size ait olan tek şey seçimlerinizdir.

sahi insan denilen aç varlık neyle yaşar? neyle beslenir? neyle yetinir?

Şubat 19, 2010

insanın hayatında bazı isimler olur, ne kadar duymak istemese de sürekli karşısına çıkar. en yakın arkadaşlarının o isimde biriyle ilgili anlatacak hatıraları olur, onların sevgililerinin eski sevgililerinin ismi mutlaka bu olur, yeni sınıfında mutlaka o isme sahip bir kişi olur ve arkadaş olmak zorunda kalırsınız gibi gibi...
hayatımdaki bu ismin tüm dünya barışı adına yasaklanmasını diliyorum.

Şubat 16, 2010

when you gonna come home?
i just gotta know
when you gonna come home?
i never know when you'll return.
i'm in love with a robot

cümleleri ile beni benden alan canım röyksopp şarkısından sonra başıma gelendir: ön iki dişi sivri ve keskin hatlarla bitmek yerine yuvarlak olanlar var ya, canımsınız. hep de öyle kalacaksınız.

Şubat 13, 2010

Did you say it?
"I love you. I don't ever want to live without you. You changed my life."

Did you say it?

Make a plan.
Set a goal. Work toward it, because this is it.

It might all be gone tomorrow.



Bunun farkına vararak yaşadığımdan beri hissettiğim her şeyin boyutu, türü değişti aslında. Benim gibi büyüdü sanki bütün duygularım.
Hayat biraz da böyle bir şey sanırım, hem içinin hem dışının birbirine değmeden büyüdüğü...

Şubat 12, 2010

kafamın içinde dönüp duran, odamın duvarları arasında çalıp duran çok sevdiğim şarkının sözlerini internette bulamadığımda nasıl çaresiz hissediyorsam kendimi, o kadar çaresiz hissediyorum şu an.

it's right here.

Şubat 10, 2010

ki ben size dünyanın en mükemmel sevgilisiyle, dünyanın en güzel şehrinde hayatımın en güzel günlerini geçirdim desem, hadi canım abartma diyebilirsiniz.
bu yüzden ne ben bu cümleyi -size- kuruyorum ne de siz bana böyle bir cevap veriyorsunuz, anlaştık mı?