Her gün yeni kararlar veriyorum. Kimilerine uyuyorum, kimilerini bozuyorum. Sigarayı bırakma kararımı bugün deldim mesela. Dayanamadım sanırım iki veya 3 nefes de olsa içtim. Kendime zarar vermek istedim. Çünkü korkuyorum. Geleceğim için korkuyorum. Hayatımı kendim yönlendirmek istiyorum ama kağıttan gemimde hep yabancı bir el var. Sular altında boğulsam bile bu benim suçum olmuyor. Neyse bu başka bir zamanın konusu; asıl konumuz aşk. Aşka dair bana uzun gelen ama aslında çok uzun olmayan bir süre önce güzel kararlar almıştım. Mesela artık içimdeki şeylerin üzerini örtmeye, onları küllendirmeye başlamıştım. Sözler verdik birbirimize ve daldık unutma mevsimlerimize. Ben unutmak için kışı seçtim, bahar geldi yere serildim. MSN Messenger'da hayatımda hiç böylesine hararetli bir tartışma geçirmemiştim. Çok durgun başladım konuşmaya;
tersköşe:
bizi üzen neyse onu bitirmiştik.
sakin ve kontrollüydüm.
Konuşma ilerledikçe kontrolümü kaybettim ve asabileştim;
tersköşe:
kendime acımamı sağladın bugün benim!
sonrası süt liman;
tersköşe:
iyi uyu..
Böyle oldu peki ne değişti? Ben yelkenlerimi suya indirdim ama hata ettim sanırım. Belki de onun istediğini yaptım, kendimi tekrar kaptırdım. Yeter artık demek istiyorum ona. Diyemiyorum. Gitse, dayanamıyorum. Gitmeye kalksam mutlaka dönüyorum. Ne olacak böyle, of hiçbir şey bilmiyorum! Çok çok çok karışık hissediyorum kendimi sadece. Kek hamuruna kırılmış yumurtalar gibiyim defalarca çırpıldım, şimdi duruldum ama çok bulanıklaştım. Çok kötü, çok. Bana iyi gelecek her şeyi denedim ama hiçbiri iyi gelmedi. Benim sanırım sadece ona ihtiyacım var. O, yok. O zaten hiç olmadı. O zaten hep vardı. O gelse ya da ben ona gitsem. Acaba şimdi ne yapıyor? O da beni özlüyor mu? Tanrım ben napıyorum!? O'nu seviyor muyum hala?