Duruyorum ve düşünüyorum. Durmadan da düşünebildiğim zamanlar oluyor tabii ama öyle şeyler düşünüyorum ki bazen mecburen durmak zorunda kalıyorum. Durmazsam ölebilir, öldürebilirim çünkü. Duruyorum ve etrafıma bakarak düşünmeye başlıyorum. Sorguluyorum kendimce hayatımı. Acaba ne kadar yanlış yaptım ya da ne kadarı doğruydu yaptıklarımın? Kendi kendimin muhasebesini yapıyorum anlayacağınız ki benim kafam matematiğe hiç basmaz, basmıyor. Bazen dibe sokacak kadar yeriyorum kendimi. Bir işe yaramaz olduğumu falan anlatıyorum kendime. Sürekli yanlışlarımı düşünüyorum böyle zamanlarda. Şimdilerde çok sık duruyorum, bir banka oturuyorum. Zira durmazsam her an elime kesici bir alet alabilir ve o anda gülümseyerek yanımdan geçen birini öldürebilirim. Önlemler bulmak ve almak zorundayım. Yazmak da bu önlemlerden biri mesela. Durup düşünmeye başladığımda kendimi teselli edebilmemin yegane yollarından biri. Hatta belki de en önemlisi. Yazıyorum durup dinlenmeden. Parkta gördüğüm yaprakları da, balonlarını satmaya çalışan amcayı da, "mendil var mendil" diyen yaşlı teyzeyi de, annesi babası kavga ederken ne yapacağını bilemeyen çocuğu da yazıyorum. Bana göre onlar hayat ve ben yazmazsam öleceğimi hissediyorum. Ama bazen öyle kısır bir döngüye giriyorum öyle bir bataklığa saplanıyorum ki yazdıklarımla dalga geçiyor ve kendimle alay ediyorum. İşte böyle zamanlarda durmak ya da düşünmek işe yaramıyor. Bazıları yüzümün yarısını istiyor, bazıları benimle oyun oynuyor. "Peki ben?" diyorum. Biraz da siz beni yazsanıza. Mesela, ben n'olacağım?