Sonra her canlıyı kaçınılmaz sona yaklaştıran zaman benim de aleyhime çalıştı ve ben büyüdüm. Ve hala ailemle çelişkiler yaşıyorum. Mesela bu ailenin iki çocuğu olarak abimle beni ele alalım. Beni az çok tanıyorsunuz; iç dünyamı hemen hemen biliyorsunuz, fiziksel özelliklerimiyse koyduğum fotoğraflardan görebiliyor hatta bazen anlamadığınız yerleri maille soruyorsunuz. İşte bu blogun yazarının tam tersini düşünün şimdi de. Bir Yonja genci getirin gözünüzün önüne, içine biraz ağır abilik katın, house progressive -imiş- müzikler dinletin ve bu kişiyi alın "hadi sen terskose'nin abisi ol!" deyin.
Biz çocukken de durum böyleydi. Abimle yine birbirimizden farklı iki kişi, ayrı dünyaların insanlarıydık. Hal böyle olunca çöpten bulunma hikayelerini de kolayca yiyordum. Hala da mıknatısın kutupları kadar zıttız ama birbirimizi çek-e-miyoruz da. Belki de çocukluğum ait olma ve ait olamama ikilemini yaşayarak geçtiği için bugün bulunduğum yerden bir türlü hoşnut olamıyorum. İçimde hiçbir yere ait olamama hissi ne yapsam da söküp atamıyorum. Tabii ki biliyorum bunun çocukluğumdakilerle bi ilgisi olmadığını ama bir nedene bağlamazsam da çıldıracak gibi oluyorum. Ben, neden buraya aitmişim gibi hissedemiyorum? Buraya ait değilsem ben nereye aidim? vb. sorular uzuyor, akıyor beynimde. Cevabını bilmediğim sorulardan nefret ediyorum. Belki de en iyisi kolaya kaçmak. Hem çöpte bile bulunmuş olsam şu an gayet güzel kokuyorum. O günleri geçmişte bıraktım yani.