6-7 yıllık berberimdi. Koltuğa oturduğumda hiç korkmadım diyebilirim. "Kısalı uzunlu dağınık bi'şey ya da 3 numara dedim." Kesmeye başladı. İtiraf ediyorum bir ara kendimi "besleme"ler gibi hissettim. Hatta Çağdaş çok karizmatik bir isim; bundan sonra Abdullah olayım dedim. Sonuç öyle olmadı. Harikalar yaratıldı. Ben kendime bayıldım. 2 gündür gördüğüm her aynanın önünde dakikalar harcıyor, arabalar yanımdan geçerken yansımamı izliyor, arada bir saçlarımı ıslatıp arkadaşlara "nasıl? oldu mu? iyi mi?" diye soruyorum. Annem sevinçten bayılmadı ama beni kuzuymuşum gibi sevmeye başladı. Arkadaşlarım biraz garipsedi ama sonra sevdi. Çoğunluk "keşke saçlarını hiç uzatmasaymışsın" dedi. En çok duyduğum üç kelime; "çok yakışıklısın/tatlısın" oldu. Bulutların üzerinde gibiyim. Hadi hayat alt et sıkıyosa! Arada bir herkesin "yenile" ikonuna tıklaması lazım. Her gün pilav yenmiyor. Bir de iş bulursam hayatım bayram oluyor.
*kolajda yer almayan bloggerlar; kalbimdesiniz. Cul bir kısır partisinde görüşelim; tüm saçlar senin.
Yine de bir tutam saç var şu an tam karşımda. Hatıra olsun diye saklayacağım onu. Arada bir çıkartır bakarım çok özlersem ama sanırım uzun bi süre daha uzatmam saçlarımı. O kadar çok şekil verebiliyorum ki bir an Kınalı Yapıncak'sam diğer bir an muzur bir çocuk; bir an Sezercik'sem bir an yakışıklı/tatlı bir genç.
Gençleer saşlar süpeaar!