Yol günlüğü mü denir bilmiyorum ben yol yaşantıları demeyi uygun gördüm. Şöyle ki otobüste yaşadıklarım sonucunda kafamda şekillen birkaç şeyi ve yaptıklarımı aşağıya sıralayacağım.
#Viyadükleri Boğaz köprüleri sanan insanlara "hıh, ne kadar salaksınız" bakışı attım.
# Boğaz'a 7 köprü daha yapılmasına karar verdim.
# Gördüğüm 10 arabadan 4'ü siyah camlı olduğu için İstanbul'un ünlüymüş gibi gözüken ünsüzler şehri olduğunun farkında vardım.
# Ve İstanbul için; minareler ve gökdelenler şehri yakıştırmasını yaptım.
"Evet bu kadar şimdi dağılabiliriz" demeyeceğim biraz da cafeden bahsetmek istiyorum size. Perşembe akşamı elimde odamı sığdırdığım valizle gittiğim Pan'dan nasıl etkilendiğimi anlatmam mümkün değil. Ben her santimetresinde Fransız Cafe'si özelliği taşıyan bir başka mekan bilmiyorum -haklısınız Fransa'ya hiç gitmedim.- Cihangir'de olduğu için birçok kediyle ve gazeteci/yönetmen/yazarla beraber oluyoruz gün içinde, kedi müdavimlerimiz; Seher, Serpil, Sabahat ve adını henüz bilmediğim ama çok iyi anlaştığımız "taptaze" bir anne. Orada olduğum için kendimi çok iyi hissediyorum ve mutlu oluyorum. Saso ile beraber çalıştığımız için hiç sıkılmıyor, çok eğleniyoruz. Güzel günler geçireceğimden emindim ama bu kadarını beklemiyordum.
***
Staj konusunda söyleyeceklerimse şimdilik sporda olduğum ama çok yakında istihbarata geçeceğimdir.
İçindekiler ve dışındakiler için teşekkürler İstanbul...