Şubat 26, 2008

Birisiyle sevişmeyeli ne kadar zaman oldu sevgili okuyucu... Gel seninle monosohbetlerimizden birini daha yapalım. Biliyor musun kendimi adeta sanata adadım! Bu cuma senfoni konserine gidiyorum, haftaya cuma sahnelenecek oyun için biletimi aldım bile. Oyunun ertesi günü baleye, sonraki cumartesi günü de operaya gidiyorum. Ajandamdaki günlerin neredeyse çoğu full! Boş zamanlarımda film izliyor ve kitap okuyorum. En çok sanatla baştan yaratılmış, yönetmenin bir şeyler anlatmayı amaçladığı, elit kesimce üzerine bol bol "hımm"lanmış ve yıldızlanmış filmleri seviyorum. Okuduklarımsa bazen yazarının adını bile doğru yazmayı beceremediğim -ve bunu kasıtlı olarak yapıyorum ihihi- kültleşmiş, pek çok eleştirmenden tam not almış, ebat olarak bir tuğlayla yarışabilecek potansiyelde ve genel olarak özünden çok jelatinini anladığım kitaplar. Yine de dert etmiyorum zaten sanırım birçok kişi de böyle yapıyor. Baksana feyvırıt listeleri bunlarla dolu. Takip etmekten anam ağladı yani. Bir gün biri çıkıp "peki ya kargalar hakkındaki düşünceleriniz?" der diye ödüm kopuyor fakat ben yine de çaktırmıyorum. Çoğu zaman fotoğraflarda yüzümü göstermiyorum. Sükse üzerine sükse yapıyorum. İtalya'dan aldığım baksırın üzerindeki kalplere bakıp hayat üzerine uzuuun düşüncelere dalıyorum. Sanırım büyüyünce dünyayı kurtarıcam. Çok önemli bir yazar da olabilirim aslında. Seçim tamamen bana ait. Bugünden itibaren günde 5 tane sigara içeceğim, saat 17'den sonra sade kahve içmeyeceğim ve asitli içeceklerden uzak duracağım konusunda kendime söz verdim. Kitaplığımdaki okumadığım kitaplar hakkında yazılanları internetten sular seller gibi yutuyorum ki biri kocaman evime ya da küçücük odama geldiğinde soru sorarsa rahatlıkla cevaplayabileyim. Aslında dışardan bakıldığında bir balon gibi görünüyor hayatım. Hani günden güne şişiriyorum, şişiriyorum ve şişiriyorum... Bu yüzden iğnelerden şiddetle sakınıyorum. Olur a biri değiverir sonra bamgümpat, alt üst olur her şey. Sanırım şimdi sokağa çıkacağım -evet akşamları sokağa çıkabilen bir bireyim!- ve önüme gelen ilk dişiye etkileyici bakışlar atacağım. Sonra ne mi? Tabii ki sevişeceğim, sevişeceğim, sevişeceğiz. Dünyayı sevişerek kurtaran bir yazar olmayı seçiyorum Tanrım. Ayrıca bir insanı çekici kılan tek şey farkındalıktır. Bu söylediklerimi bir önceki oyunda yanıma oturup sürekli sms gönderen ve dirseğini benim alanıma kaydırıp rahatsız olmamı sağlayan geberesice adama ithaf etmek istiyorum. Ya bir gün saldıracak/eleştirecek/yerecek kimse kalmazsa dünyada ya da sen'den bahsetmeyi öğrenirsem bir gün? Hayalini kurması bile korkunç!!! Acil bakıma almalıyım kendimi hem bu kötü düşüncelerden arınmak için hem de yaza formda girmek için. Ha ha!

dedi ve anlamadığı kitaplarından birisini okumak üzere sallanan sandalyesine gömülmeye çekildi. Bense burada durmuş çok özlediğim P.'in mezardaki halini düşünüyordum. O kadar güçlü kemiklere sahipti ki etleri lime lime olup eriyip gitse de karşı koyuyordu tamamen toprağın olmaya. Öyle ya hayatı boyunca zaten hep başka şey'lerin bir 'şey'i olmuştu. Bu defa kazanan o'ydu. Göz çukurunda gezinen kurtlardan birini ağzına götürdü, çiğnemeden yuttu. Bugün de nihayet yazacak kadar toktu.