Ocak 29, 2008

İnsan sigara içmeden yaşayabiliyor da sigara olmadan ölemiyor. Bu yüzden soğuğa rağmen dışarı çıktım. Suratım kesiklerle dolu. Avucuna düşen kar taneleri burada beni yaralıyor. Sana "hava çok soğuk" demeyi düşündüm önce sonra vazgeçtim. Sen de biliyorsun, burada -orada- çok daha soğuk, derdin bana.
Her yazı yeni bir ölüm demek. Çünkü her kelime geçmişten geliyor sanki ve gelirken dikenleri kanatıyor içimdekileri.
Tozlanmasına izin vermediğim, yosun tutmasın diye sürekli oradan oraya yuvarladığım anılarım. Düşüncelerim arasında kaybolmuşlar, bir araya toplamaya çalışıyorum. Neden geçmiş bu kadar öldürücü? Ölmemiştik ama yaşarken... Neyse.
Utandığın ya da pişman olduğun bir şeyler mi var dedi önündeki siyahkaplıbeyazçizgilisayfalı deftere adımı yazarken. Sonrasında anlattıklarımla hiç ilgilenmedi. Ben de ilgilenmedim anlattıklarımla. Arkasındaki camdan 3 kuş geçti, evet tek tek saydım. Odada ben, o, anlattıklarım ve camın önünde bekleyen kuşlarla yalnızdık. Ne ben biliyordum ne yapacağımızı ne de o söylüyordu yapılması gerekeni. Bir süre düşündü. Nükleer silahların insanları öldürebildiği kadar kısa ve görüşmediğimiz aylar kadar uzun geldi bana bu düşünme süresi. Sıkıntımı belli etmedim. İlaçlar bitince tekrar gel dedi. Geri dönmedim. Zaten ilaçlar da hiç bitmedi. Tüketilmeyen şeyler üretildiğiyle kalıyor, yazık.
O siren sesli alete kafamı soktuklarında, yoo hayır öncesinde iki yanına süngerler sıkıştırmışlardı, aklıma önce Sylvia geldi. Odada koca beyaz borumtrak alet ve içinde ben ve ayak ucumda yediği elektrik şoklarıyla şakakları morarmış Sylvia, yalnızdık. Dışardaki adam ve kadın bir ekrandan kafama bakıyorlardı. En içine. Sizi görecekler diye çok korktum, saklayabileceğim noktalara yerleştirdim aceleyle. Önemsiz buldular, görmediler. Yine ben kazandım. Sylvia giderken "geri gelecek" dedi, geri geldin.
Gözlerin hiç önemi yok aslında biliyor musun... Onları yerlerinden çıkartıp sana yollayabilirim eğer istersen. Böylece gerçekliğini test etmiş olursun. Ah yokuştan düşen kız, hala testler uyguluyor musun insanlara ve hala güveniyor musun onlara? Onlar bizi asla yalnız bırakmadılar. Onlar bizi asla dışlamadılar. Katre katre içlerine soktular da nefessiz kalmamızı sağladılar. Çıkarken ardımdan gelirsin sanıyordum, camdaki kuşlara takılıp orada kaldın.
Sen zaten her zaman biraz daha akıllıydın. Önde ya da geride kimse olmasın diye çabaladın. Eşitlediğin andaysa kayboldum sandın.
Yokuştan düşen kız, sen hayatın boyunca yanıldın, seni sana anlatmak istiyorum şimdi.
Hem ne demişti taptığım kitapların sahibi; -miş gibi yaşamalı.
Valizler, eşikte bekleyen cinler ve sigaralar. Hepsi ters köşede üst üste biriktiler ve bana "git" dediler.
Bu yüzden gidiyorum şimdi, umarım görebilirsin neden geldiğimi.