2007'nin üçüncü günü. Sanırım değişen hiçbir şey yok. Noel Baba -çok yaşa- yine ıska geçmiş beni.
Bazen diyorum ne kadar yalnızım. Kimi yeteri kadar anlayabiliyorum ya da kime yeteri kadar kendimi anlatabiliyorum, anlaşılmama izin veriyorum. Ne gerek var bir sürü soru... Hem de hepsi cevapsız! Telefonumda hiç görmediğim "cevapsız çağrı"lar kadar cevapsız her biri. Görmüyorum çünkü sessizde bile olsa titremesini zil sesi bellemiş olan kulaklarım yüzünden anında uçuyorum telefona. Zaten bu da çok nadir oluyor.
Anneannemin "bir" sese muhtaçlığını çok daha iyi anlamak istiyorum ya da başkalarının yüzyıllıkyalnızlıklarını... Anlayışımı açtıkça "anlayacak" insan bulamıyorum.
Ellerimle sarıldığım mermer soğuk, boyanmış gülü yer yer solmuş ve cebime aldığım birkaç taşı dolduruyorum. Gözlerimi kapayıp bir öpücük konduruyorum o taşa, aslında tüm o öpücükler yanağına...
Eğer gerçekten yıldızlardan izliyorlarsa bizi devam etsinler, yok izlemiyorlarsa söylediklerimi işitsinler.
"Ben çok büyüdüm ve seni çok özledim."
Daha yeni başladım, devam edeceğim.