Temmuz 09, 2006

Silah Sesleri Geliyorlar

Sakalını göbeğine kadar uzatmış, cübbesiyle -cübbe mi o şey, herneyse- yerleri süpüren, en sevdiği renk türbe yeşili, en sevdiği mekan Allah'ın evi olan, mütemadiyen sarımsak, sucuk ve pastırma kombinasyonuna eklenen ve vücudunun her zerresinden adeta fışkıran teriyle burnumun direğini sızlatmak değil neredeyse kıracak kadar kötü kokan, gençliğe kökten karşı olsa da düşük belli bir kız yanından geçerken gördüğüne yemek görmüş aç bir ayı gibi bakan, sıraya girmek yerine en önde beklemek gibi bir ayrıcalığı olduğunu sanan -ve yanılan; paşa paşa sıra sonuna yollanan-, görgü ve saygıdan bihaber, kendi koltuğu yetmezmiş gibi gerek kolu, bacağı, gerekse çantası bilmemnesiyle üzerinize abanan tüm erkeklerden
ve
kızlarına evlenene kadar baba ve abisi/abilerinden birkaç adım geride yürümesi gerektiğini tembihleyen, ilkokul çağındayken başını kapattıran, gittiği türbelere onu da sürükleyen, eşarbını başına örtmek yerine ikinci bir deri gibi kaplayan, çoğunlukla günün modasının izlerini taşıyan allı pullu, güllü dallı, işlemeli giysiler giyip eşarbını da giydiklerinin renklerine uygun seçen, eline erkek eli değdiğinde sanki ateşe değmiş gibi feryat figan yakınan, hemcinslerinden bazıları parkta, merdivenlerde resmen erkeklerle kırıştıran, sadece birilerini gördüğünde toparlanan kadınlardan
kısacası dini içinde yaşamak yerine amaç ve araç olarak kullanan, cılkını çıkartan, dinden soğutan her şeyden ve herkesten ölesiye nefret ediyorum.


şüphe ediyorum bildiklerimden..