Saat 02.30 sularında uyumak için debelenirken -evet çalışmak değil resmen debelenmek yaptığım şeyin adı- gerçekten de ilgi delisi bir insan olduğumun farkında vardım. Daha önceleri de biliyordum fakat bunu dönem dönem azalan, dönem dönem çoğalan bir duygu sanıyordum, yanılmışım. Ben ki bindiğim otobüsteki en yakışıklı çocuk ben miyim diye etrafına bakan; en yakışıklıysam karizmatik pozlar eşliğinde yolculuğumu sürdüren, değilsem de kafamı cama/koltuğa yaslayıp uyuyor numarası yapan bir çocuğum. Evet, ben çocuğum. Ama "olsun be seviyorum seni" desinler istiyorum, bağırlara basılmak istiyorum, tüm depresif modlarımı evde bırakıp barlara gidip eller havaya yapmak istiyorum, "çiğ mi?" diye soran herkese "hıa hıa" diye haykırmak ve Jelatin Çiçek'le geçirdiğimiz güzel günün hem tuzu hem biberi olmak suretiyle sevgilisiyle iki kez gördüğümüz Aysun Kayacı'nın dudaklarını sıkıp o genel büzüşük ve ördek ağızlı dudak formunu sonsuza kadar bozmak istiyorum.
Ben bulutların üstüne çıkıp yatmak istiyorum belki uyku oradadır. Henüz merdivenim yok, ben merdivenimi bulana kadar siz doz aşımı yapmadan ilgilerinizi gönderin. Sizi temin ederim karşılığını fazlasıyla alacaksınız.
Bi'kaç gün kendi halimde takıldım, yine değişik kararlar aldım ve birçoğunu uygulamadım. Ama "dört" ne demek hiçkimseye söylemeyeceğim. Saatlerimizi eskiye ayarlayalım. Bir daha yapıp yapmayacağım konusunda söz veremeyeceğim.
Heeey ben geldim!
not: Jelatin Ahmet Hakan desem?