Aralık 11, 2006

Uç Ak

Tam uyuyacakken aklıma gelen alengirli -afili ile aynı anlamda sanırım- cümleler, kelimeler sabah kalktığımda hiçbir zaman bıraktığım yerde olmuyor. Oysa ben onları her zaman uykuya geçmeden önce bir kez sesli tekrar ediyor ve ardından okuduğum kitabın üzerine bırakıyorum ki kimse onları ezmesin. Fakat gel gör ki sabah kalktığımda kitap orada, hiç çalmayan ve sadece saate bakmak için kullandığım cep telefonum da orada ama o cümleler yok. Ara ki bulasın. İmkansız gibi bir şey adeta. Zaten imkansızdan pek haz etmem, bu yüzden aramıyorum ve belki de milyonlar satacak kitabımın cümleleri böylece derbeder olup yitiyor ben de meteliğe kurşun atmaya devam ediyorum.
Mesela şu kız ile aynı şeyleri düşünüyoruz, bugün gördüm:
"gunlerdir kendime bir canta ariyorum, gordugum her monta karsi bir sevgi besliyorum. her etegi, her ayakkabiyi, bin bir cesit hirkayi deneyesim geliyor. yuz bardak kahve icmek, bes yuz tane film izlemek istiyorum ama kendimi tutuyorum. biri sirtimi cignese ne super olur."

Günlerdir aradığım çantayı buldum, gördüğüm her monta sevgi besliyorum çünkü hala bir montum yok, etek denemeyi hiç düşünmedim ama ayakkabı ve hırka olabilir. Yüz bardak kahve içmek ve tek şekerli sütsüz kahvemi içerken beş yüz tane film izlemek istiyorum ama kendimi tutuyorum. Çünkü şu sıralar Araf'ı okuyorum ve Ömer gibi mide kanaması geçirip kan pıhtıları kusmak pek tercihim değil.
Ben çocukken herkesin sırtını çiğnerdim artık birinin sırtını çiğnemeye kalksam o kişi öleceğinden kimse bana sırtını çiğnetmiyor. Ayrıca 30 tane fotoğraf bastırmak için az sonra dışarıya çıkacağım.

3 gün sonra çok heyecanlı bir gün olacak ama ertesi gün bütün heyecan bitecek. Hayko Cepkin'i hiç sevmiyorum, favorim pazartesi sabahları gözkapaklarıma oturan fil ve hiç gitmediğim İnsan Hakları dersi.