Aralık 25, 2006

Dut

Klavyemden çıkan takırtılar ve burnumdan gelen hırıltılar eşliğinde içmeye çalıştığım Tylol Hot'tan da anlaşılacağı üzere; acayip hastayım. Ruhumun "kasa kasa toplanmış, turuncuya boyanmış, portakallar kadar" sıkılmış olması yetmiyormuş gibi bünyemin verdiği bu mikropsal alarmlara da boyun eğmek zorundayım. Tam "ee yeter ama çok üzerime geliyorsunuz" diyecekken* yan odadan gelen müzik sesiyle bir elimde bardağım, diğerinde sırılsıklam peçetem öylece kalakaldım. Zira Nil Karaibrahimgil'in sesi "plaka yerli bak sırtı terli" diyebilecek kadar yaratıcı ama benden bir o kadar uzak durasıca insan Ceza'yı bastırmaya yetmiyordu. Ceza yetmiyormuş gibi bir de abimin şarkıya eşlik ederken "voou voou" demesiyle ben iyiden iyiye hasta oluyorum. Ağız tadıyla bunalıma bile giremiyorum. Cık cık cık...
*desem ne değişecekse artık.

Ayrıca dahice düşünülmüş manyakça fikirler üreten adının Gülgün olmasından şüphelendiğim şahıs butonları değiştirmeye başlamış. Jelatin'inkini feci kıskandım kendim için daha iyi bir performans bekliyorum. Yoksa çok üzüleceğim.

Ayrıca Araf o tüm klişe korku filmlerinden çalınmış sahneleri olmasa çok güzel bir dram filmi olabilirmiş ama korku kategorisinde sunuluyorsa tek yapabileceğim "rezalet" demek ve Akasya Asıltürkmen'in oyunculuğunu tebrik etmek. Film boyunca arkadaşımla sahneleri tahmin ettik. Eğer sahne tahmin etme oyunu oynayacaksanız bu filmi mutlaka oynayın derim.

Ve son bir ayrıca; sırf ben söyledim diye batmayangemi'lerine yepyeni bir yazı giren Jelatin eskiden benden nefret ettiğini sanıyordum ama artık eminim. Ben de seni!