Ağustos 16, 2011

ve bu hayatta kendini yapmak diye bir şeyin var olduğuna inanmak. İçten gelen her şeyin yine içe döneceğine, kabuğundan çıkan şeylerin bir gün mutlaka geri döneceğine.
ve en derinde
allahın cezası her şeyin biteceğine.

ve bu hayatta ben ki sizi duvarlarıma fışkırttığımda rahat nefes alabileceğim diyorsam şayet, bu öyledir. sorgulanması gerekenler arasında değildir.
ve beyaz duvarlar üzerine, kan gibi, tırnak gibi, deri gibi, saç dibindeki yağ gibi, leke leke - leke leke işleyeceğim her anı. her bir çarpı. beni katarken seni dışlayacak.
çünkü sen içkime alkol karıştırdın. sigarama tütün koyup beni hem sarhoş hem bağımlı yaptın.
adını tükürür gibi söylerken, seni küfrede küfrede severken, ve sen yanımda ağzında kelimelerin hızlıca ve sert, ve daha sert, daha sert -iken her şey, perdeleri uzun geldiği için zımbaladığın gibi, yaratıcı zekana hayran kalıp seni daha da sert, daha da sert, sert
dudaklarından ısıra ısıra - ısıra ısıra.

hiçbir yere gitmeyeceksin.

et je reviens seul, sur cette île puisque la vie passe et puis s'en va.

ve ben ve ben ve ben,

siktir git, ben çok iyiyim!

diyeceksin.