penceremden görünen, içimden geçenle nasıl da aynı aslında.
nasıl başarmışım, bilmeden, hayret ede ede. iki kere ikinin dört etmediğine inandığım zamanlar olduğu gibi, şimdilerde başka zamanlar. ne üzerime örtecek elin var artık yanımda, ne de kıvrımında uyuyacağım kirpiklerin.
kulağımdan girenler senin sözlerinse şayet, gözlerimle inanamadığım da gördüklerimdi o halde.
sen beni, beni beni, bak tam da buramdan kırmıştın. sonra yağmur yağdı, yumuşadı kırıklar. nem iyi geldi, çürütmedi, besledi aksine. yeşerdi sonra güneşle otlar, böcekler gelip yerleşti. kendi kısır döngüsünü kurdu doğa, insansız yaşadılar, bu masal da böyle bitti aslında.
uzatmadan, damağımızda bir parmak bal...
salaktık,
inandık.