Mayıs 17, 2007

Bugün her şeyden sıkılıp kitap okuma günüydü. Edebiyat ve müzik ilk defa yan yanaydı benim için. Yağmur Başlamıştı ve Dediler Ki bizce biraz dinle-n-melisin.
İhtiyacım olan tek şey -neyin gölgesinde olduğumun pek önemi yok- kitap okumak.
Zaman ve mekan kavramlarını yitirdim bugün yine. Avuçlarımdan kaydığını hissettim tüm dünyanın. O kadar küçüktü ve avuçlarımdaydı, o kadar büyüktüm ve avuçlarındaydım.
İyilerin kazandığı ve insanların mutlu olmak için birbirini mutlu ettiği bir düzen... Ne kadar az,
ne
kadar
çok.

Saçma sapan bir "kadına yönelik şiddet" konferansına katılmış olmaktan hoşnut değilim bugün. Yapaylığın ağzından dökülen doğal kelimeler, manikürlü tırnaklarının masaya dokunuşunda kayboluyorlar. Sen bunu göremiyorsun. Flaşlar öyle parlak ki! İnsan hiç yaşamadığı bir şeyi reddedebilme hakkına sahip mi sence? Olay cevabını veremediğin sorular, hiç sivri uç bırakmadan -yuvarlak- verdiğin karşılıklar ve onlardan olmadığını başka kişileri ötekileştirerek kanıtladığın tavırlar... Yüksekten inip gerçekten karıştın mı çamurlara bilmiyorum. Senin gibi -hatta siz kadar değerli sayıyorsunuz kendinizi- kişiler var oldukça ve benim gibiler karşınızda oturdukça sivrisinek ve saz ilişkisinden öteye geçemeyecek iletişimimiz. Soyut olan ilgi çekse de somut olan gerçeği yansıtıyor ve bazı etiketleri adımızın önüne yapıştırmadan nedense aranızda yaşanmıyor.

Buralarda bir yerlerde bir durak olmalı ya da bir bilet. Nefes almamı sağlayacak maskeler düşecek biraz sonra gökyüzünden ve ben bulut olarak yaşamaya devam edeceğim.