"Günün en güzel saatleri akşam altı-yedidir diyordum; sanıyorum bu da doğru değil. Sonbaharı da (sahip olamadığım tek mevsimimi; yani, yaşamımı) yine elimden kaçırdım. Gerilerden konuşuyorum, sık sık (getirdiğim bir şey olmamasına rağmen). Bazen de öne geçmeyi deniyorum, ve nereye baksam, yaşamım değil gördüğüm. Bunu doğruluyor bir başka yüzüm. Kendimi ve sesimi suya düşürdüğüm yeri ve zamanı bile hatırlamıyorum. Bir yankı olarak kalıyorum suyun üstündeki aksimle - bir gün silivermeyi düşlediğim... Yaşamım bir can çekişme süresi-ni bilmediğim. Ve hiçbir şeye şaşmıyorum - her şey bildik diyordum ya; bu da doğru değil. Ben dünyaya olup biteni hayretle izlemeye ve şaşırmaya gelmişim - durmadan şaşırmaya... Ama ne söylersem söyleyeyim, ne çalarsam çalayım, bu kamburu yüklendiğim için oyunbozan oluyorum. Yine söylemek istediğim bunlar değil - Ve tüm ağrılar gibi bu da iğrenç."
iç kapaktan alıntı.