beyaz beyaz, dibine dek beyaz dedikce titriyorum. elimde bir kadeh, neresinden tutunacagimi bilemiyorum.
bitmesi gerekenler bitmedikce, baslamasi gerekenler de baslayamiyor sanirim.
nereden cikti bu surekli dusme hissi, alnimi carpsam kendime gelecegim, tutsan bir daha dusmeyecegim.
ne ben carpiyorum kendimi bir yere, ne sen topluyorsun kendinle. sonsuz bir bolunmusluk, parcalanmislik hissi.
doluyor, yag gibi kadehten icime. iyi ki varsin sen bi yerlerde, iyi ki yokum ben.
anlatmak istediklerimi kimseye anlatamiyorum. kalbimi cikartip bak bu diyemiyorum. aciyor. bu, aciyor. yapamadikca, sey'ler uzerinden yargilanirken ve futursuzca gulumserken icimden, eskimis pabuclarla kufrederken, kuculurken buyuk gozlerinde, tarif edemedigim, anlatamadigim her seyin cezasini yine ben cektim.
yine olsa, ah, yine cekerim.
camdan kirilarak gunes doluyordu, cam gunesi kirabiliyordu, sen burnunu cekerken, ben muzikleri degistirip yeni bir dunya yaratirken, baska bir yerlerde baska seyler planlaniyordu. her seyi cek icinden, beyazi bana birak ama.
dibine dek.
olene dek.