artık güneşlerimiz var bizim. bugün burada çıkan güneşten ufak bir parça yolladım sana. göğüne gelip ışıldasın, beni ısıttığı gibi seni de sarsın, sarmalasın istedim. keyfini kaçırmasın diye hiçbir şey, yüzün düşmesin diye, yüzümü yıkadım, dudaklarımı uçlarından tutup yukarı kaldırdım. hep bahsettiğin ufacık ağzım, ufacık burnumla burada olsam da, seni düşünerken daha da aptallaşan bir yarımdım. tam olamamak, senin ya da benim elimizde değil. hayat böyle istedi. biz üzerimize düşeni yaptık. ancak nisan diyorum sana. sonra kıkır kıkır gülüyoruz karşılıklı. sen daha çocuk olduğundan, ben daha da çocuk oluyorum seninleyken.
sesini ilmek ilmek doladım boynuma, ellerime, kalbime.
geriye bir şey kalmadığında, bari sesin uzağa gitmesin, gidemesin diye.