Nisan 06, 2008

Zamanın içine giremeyecek ve zamanın içinden çıkamayacak kadar yorgun olduğum zamanlardan biri.

Hazinelerime saldırdıklarında
hayretimden ve ağızlarından akan suyu görmek istemememden gözlerimi kapıyorum.
Açlık ve yalnızlık.
Riyakarlık ve kırılganlık.
Aynı bedende var olmaya çalışan tezat duyguların temsili.
Bir o çıkıyor üste bir diğeri, halbuki yok birbirlerinden eksiği.

"Güneşin altında yeni bir şey yok." diye çınlıyor kulaklarım, sonsuza kadar içime hapsettim sandığım kayıp ruhlarım.
Her şey benden çıkıp yine bana dönüyor.
Ben, ben, ben...
Sen yok'sun, ol'ma-dın.
ile
Ol'a'mayacaksın
ile
dur'a'mayacaksın
ile
gör'emeyecek'mi'sin.

gümüş tabakta sunulan kutsal aşkı, elimin tersiyle itemeyecek kadar inançlıydım bir zamanlar.