Herkesin kendi işini kendi gördüğü bir dünyada ayakta kalmaya ve tutunmaya çalışırken, ki bunun zorluklarını bir başka zaman uzun uzun anlatacağım aslında ya da anlatmayacağım, aklımızı yitirmemeye çalışmak da en önemlisi aslında.
Kahvaltımı hazırlıyorum, güne başlıyorum, akşam yemeğimi yedikten hemen sonra bulaşıkları yıkıyorum. Hiç düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşündüğümü fark ederek irkiliyorum. Ya yıkıyorum ya yıkılıyorum. İşte aradaki farkı görmek için önümüzde upuzun bir ömür var.
Sahi bir yerlerde, başka bir zamanda upuzun bir ömür var mı?