Bir sahne kalmış aklımda.
Biri gidiyordu, biri o gittiği için neredeyse ölecek gibi ağlıyordu, diğerleri "başka" şeylerle meşguldü.
O tonu duyduğumda gidiyor muydum, ölecek gibi ağlıyor muydum bilmiyorum ama "başka" şeylerle meşgul değildim bunu biliyorum. Sonrasında "cevap yok"u da biliyorum. Saatler sonra gelen komik üç kelimeyi de biliyorum. Sonrasındaki teknolojik soğukluğu da biliyorum.
Ben zaten her şeyi biliyorum ama hep susuyorum.
"Bileğini çevreleyen renkleri teker teker özenle sıyırdı. Sağ elinde parıldayan jilete gülümseyip yıllar öncesini hatırladı. Eskisi kadar yalnız değildi artık, hatıraları odasında, yanındaydı. Jilet ete saplandı, kanadı, kanadı, kanadı...
Artık gömleğimde kan lekeleri vardı."