Nisan 22, 2008

Ve eğer ki huzur depolanabilen bir şeyse, en çok ileride harcamak üzere biriktireceğimden emin olabilirsiniz.

Ya da atlamak üzere olduğum bu eşikten, elimi tutup, benimle atlayabilir ve arkamızdan su dökecek anneme gözyaşlarına katık etmesi için incecik bir gülümseme bırakabilirsiniz.

İnsana en iyi gelen şeyin zamansız dinlenmeler olduğunu bilen herkese, iyi tatiller.

Nisan 14, 2008

Okuduğum kitaplardaki öyküler bana kan tadı veriyor. Cümleler kanar mı gerçekte de yeşil balık? Konuşmak için ağzını açtığında içine su doluyor, durduramıyorum. Sana yardım edemiyorum.
İsteklerimin önüne geçmek için geliştirdiğim otokontrol sonucu yine bir şeyleri engelliyorum.

İlk cinayetimi gördüğümde kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Sular kana bulanmıştı. Su kanallarından günlerce oluk oluk kan akmıştı. Hangi Tanrı kanı bu kadar çok sevebilirdi ki? O gün birilerinin tanrısı olamayacağımı anlayıp gözlerimi kapadım.
Gözlerimi tekrar açtığımda ergenliğin saçma evrelerinden birinde kısır döngüye girmiş evrimimi tamamlamaya çalışıyordum. Çikolatalar kana bulanmıştı. Adet kanını çikolatalara sürüp sevgililerine yedirmek isteyen kızlar etrafımı sarmıştı. Hangi genç kız sevgilisini ömrünün sonuna kadar kendine bağlayacak kadar sevebilirdi ki? O gün birilerinin sevgilisi olamayacağımı anlayıp gözlerimi kapadım.
Gözlerimi yeniden açtığımda o kadın kulağıma dünyanın en kötü şarkısını söylüyordu. Çeliğin deriye girerken yaşadığı anlık zorlamanın ardından yuvasına oturan anahtar gibi arka arkaya ete girip çıkmasını ve ortalığı kana bulamasını izledim. Yapacak bir şey yoktu. Kesilme sesi duyulmuştu ve kan akacak yolu çoktan bulmuştu. Koşamadığı için öldürülecek diyorlardı, peki başka çare yok muydu? Yoktu. Hangi insan sahip olduğu şeyi 'onun iyiliği için böyle olmalı' diyerek yok edebilirdi ki? O gün birilerine ve bir şeylere sahip olamayacağımı anlayıp gözlerimi kapamadım, yuvalarından çıkardım.
Hepinizden daha çok kanadım. İnce jiletlerin damarlarımın üzerinde dans etmesine, minik iğnelerin damarlarımın içindekini çekmesine hiç aldırmadım.
Kanı arkadaş belledim, kan kokusunu çok sevdim.
Bugün cinayetlere kayıtsız kalmam, düşen çocuklara bakıp kahkahalar atmam, öleceğim diyenlere ardımı dönmem bu yüzden.
Dünyanın bütün kanlarını gördüm ve o kanların tadına doydum ben.

"etimizden geçen zamanla, içimizden geçen zaman aynı değildi çünkü." - m. mungan

Nisan 10, 2008

"İçimizden geçen düşünceler dışarıdan görünüyor mu? İnsanın ruhunda kocaman bir ateş yanıyor olabilir, ama hiçbir zaman kendi kendini ısıtamaz onunla; gelip geçenlerse yalnızca bacadan çıkan cılız dumanı görürler ve yollarına devam ederler.

Ve birdenbire insanlar, en yakın dostların bile, az çok yabancı gelmeye başlayacak. Kafan başka şeylerle dolu olacak da ondan. Birden diyeceksin ki, Allah kahretsin, düş mü görüyorum?.."

vincent van gogh -theo'ya mektuplar

"Düş görür gibi yaşamaktan korkan biri, gerçeği nasıl değerlendirebilir ki?
Beni kalemimden, beni benden başka, hiç kimse, hiçbir şey.

Parçalarım bütünüme fazla geliyor."

yekta kopan - eşik cini / sayı 9 / 'Sevgili Kardeşim'

Nisan 06, 2008

Zamanın içine giremeyecek ve zamanın içinden çıkamayacak kadar yorgun olduğum zamanlardan biri.

Hazinelerime saldırdıklarında
hayretimden ve ağızlarından akan suyu görmek istemememden gözlerimi kapıyorum.
Açlık ve yalnızlık.
Riyakarlık ve kırılganlık.
Aynı bedende var olmaya çalışan tezat duyguların temsili.
Bir o çıkıyor üste bir diğeri, halbuki yok birbirlerinden eksiği.

"Güneşin altında yeni bir şey yok." diye çınlıyor kulaklarım, sonsuza kadar içime hapsettim sandığım kayıp ruhlarım.
Her şey benden çıkıp yine bana dönüyor.
Ben, ben, ben...
Sen yok'sun, ol'ma-dın.
ile
Ol'a'mayacaksın
ile
dur'a'mayacaksın
ile
gör'emeyecek'mi'sin.

gümüş tabakta sunulan kutsal aşkı, elimin tersiyle itemeyecek kadar inançlıydım bir zamanlar.

Nisan 04, 2008

Kendime not:

Üst üste biriktirdiğim hayatları, ayakkabı kutularında -sanki hiç bitmemişler gibi- saklamaktan vazgeçmeliyim.

Ayrıca o adam kurtarıcın olacak, yazdığı her şeyi oku.
3 - 4 çay kaşığı naneyi suya koy, birkaç dilim de kabuğu soyulmuş limon ekle, yarım limonun suyunu da sık içine. İyice kaynadıktan sonra süzerek fincanına koy, içine 2 kesme esmer şeker at. Öncesinde 1 dilim kuru ekmeği midenin suyunu alsın diye boğazından ittire ittire ye, yutkundukça canın yansa da. Midenin suyunu alacakmış, miden çamaşır makinesi gibi. İçindeki suyun saat yönündeki dönüşünü yattığın yerden hissedebiliyorsun. İlaçlarını almadığın için krizlerin başladı, kendini ihmal ediyorsun.
Yazık, çok ayıp ediyorsun.

Nisan 02, 2008

Üzerinde yürüdüğü çizgi ince ve o, o kadar dengesiz ki düşmesinden korktuğum için dudaklarım kanıyor. Neyin intikamını kendimden alıyorum bilmiyorum.
Sorular çıkıyor içimden birer birer, karşıma geldiklerinde biliyorum ki yaşadıklarımla gövdelendiler. Bir çocuk ve o kadar küçük ki, işaret parmağını sallıyor şiddetle, azarladığı benim suratım ve bedenim yok oluyor ayna karşısında incele incele...


ayaklarımı birbirine değdirerek adım atıyorum
karanlıkta yürümeye çalışmak gibi
ama ben önümü değil,
ardımı göremiyorum.